
Èç êíèãè ÑÓÔÈËÜÈ ÑÅÌÅÍÎÂÎÉ, "NART BOYU TÜRKLERİ HUN-KARAÇAYLILARIN ATA SÖZLERİ". /"NART SÖZLE"/. Èçä. "KAYNAK", Ñòàìáóë,2007ã.
Nart Sözle
*Nart tohalanır, ocak ocalanır: Satıraltı tercümesi "Once çatı yapılır, sonra ocak bacası". Fakat satıraltı tercüme onun değişken soyut tarzdaki mansını açıklayamıyor. ("Nart" çatı, yüksek, en üst, üst kaplama, asil anlamında bir söz olup, Hun üst düzey asiliyetinin toplu lakabıdır. Hunların bilinen boyları "Nart"; Sya; Syanbiy(Tanşihaylı); "Oğuz". "Nart'ın" soyut tarzdaki anlamı geniş alanı kapsar ve her cümlenin manasına göre değişir. Örneğin: "Nart çamlansa tarh tayar" (Nart (üst düzey asil) kızarsa taht düşer); "Nart nalğa can salır"(Nart nala can katar).
*Nartnı-kıyımı, erni-tıyımı: Çatının süsü - sahibin maddi durumu. İkinci manası-Asalet erkeğin tanımlayıcısı, özü. (Satıraltı tercümesi biraz zayıf kalmakta. "Kıyım" eski sözdür, sert maddeler üzerindeki işlemelerin anlatılmasında da kullanılmaktadır. Anlamı-"kesilerek yapılan süs", "tıyım" ise "ekonomik hal" anlamını taşımaktadır ve "kiri" sözüne eşdeğerdir. Öyle de atasözü şöyle okunur: "Çatıdaki süs işlemelerin kalitesi ev sahibinin ekonomik durumunun göstergesidir" İkinci manada- Asalet erkeğin kan izi ve kişisel birikiminin göstergesidir).
*Nart çamlansa tarh çaykalır: Nart kızdığında taht sallanır. (Bu söz çok eski zamanların anısıdır ve Hunnu’da Şanüy yönetimin başlanıcındaki olaylara işaret etmektedir. Zira üst düzey asiller ( Nartlar) şanüya her an haddini bildirecek kadar yetkili olmuştu.
Tukumnu sıylısı -Nart, adamnı sıylısı – Kart. Soyun saygını – Nart, insanın saygını – Yaşlı.
( Bu eski deyış Hunlar'da "nart" (üst, çatı) anlayışının soylara nasıl yansıdığını göstermekte eşsizdir ve "Nart" boyu denilenin ne olduğuna ışık tutmaktadır. Yaşlılığın saygın oluşu ise günümüze kadar taşınmış bir manevi kural olarak Hun-Karaçaylılarda kusursuz işlemeye devam etmektedir).
*Nartnı atı-canı: Nart'ın atı canıdır.
*Nart sadağı- cauçaçar, Nart corğası -kuşuçar: Nart'ın yayı düşman dağıtıcı, Nart'ın atı kuş gibi uçucu.
(Görüldüğü gibi satıraltı tercüme manasını veremiyor. Bu atasözünde "kuş uçar" ve "cau çaçar" kelimeleri birlikte yazılmakta, zira yazılıştan dolayı mana değişmekte. "Kuş uçar" (kuş uçar) bir kuşun uçtuğunu anlatır, "kuşuçar" ise soyut tarzda anlam taşıyarak "diğer türlerden üstün marifetli dörtnalcı koşu atı" olarak anlaşılır. "Cau çaçar" (düşmanı dağıtır) "cauçaçar" olarak yazıldığında "ebediyen düşmanı mahvediçi, yenilgisiz" olarak çevrilir.Ata sözü şöyle okunur: "Nart'ın yayı yenilgisiz, Nart'ın atı uçan at".
*Nart kızğa kıyımlı tarhlık: Nart kızına işlenmiş ayakkabı.
(Satıraltı tercüme tamamen yetersiz. "Tarhlık" Hun asil kadınlarının giydiği boyu uzatan süslü deriyle ağaçtan yapılmış yüksek ayakkabılardır. Kraliçeler (Yanciy) de onları giymişlerdir. Öyle de atasözü geniş anlam taşımakta ve Nart kızının tahta layık olduğunu da manaya katmaktadır).
*Nart uuçalay sadak bla oynar: Nart avcıcık (çocuk) yayla oynar.
("Uuçalay" okşayışlı "avcıcık" kelimesidir, günümüzde kullanım dışı bulunmaktadır).
*Nartnı kartı da art bolmaz: Nartın ihtiyarı da gözardı edilemez.
*Asıl Nart'da-öz, kara halkda-köz: Asil Nart'ta öz var, kara halkta göz var. (Atasözü soyut tarzda anlaşılan türlendendir. Anlamı şöyle okunur: "Asil Nart'ta kudretli öz var, kara halkta ona karşı kıskanç göz var").
*Nartda oyma etgen halkğa oyumun tanıtır: Çatısını işlemeyle süsleyen düşünce tarzını, zevkini halkka tanıtır.
*Nart atlansa-kan kaytır: Nart ata binerse kan çevrilir.( Kelimesi kelimesine çeviri anlam veremiyor. Kullanılan anlamı - "Nart yollanırsa kanlı düşmandan öç alınır").
*Nart touğa kirse kobuzçu örge kobar: Nart şölen yerine girerse müzisyen ayağa kalkar.
*Sağadak tolu bolsa sadak atıul bolur: Satıraltı tercümesi "Sadak ok dolu olunca yay savaşmaya meyelli olur". Soyut tarzdaki anlamı "Bedeni enerji dolu genç her tür kavgaya, maceraya atılır".
*Sırt sağadakğa-uzun kol, ışım sağadakğa- çinke bel: ( Bu atasözünün manası satıraltı tercümede "Sırt sadak için uzun el, çizme sadak için bükülücü ince bel" dir. Ama anlamı biraz geniş gelmekte. Soyut tarzda şöyle okunabilir. "Sırt sadaktan ok almak için becerikli el lazım, çizme sadaktan ok almak için esnek bel lazım". "Uzun kol" (uzun el) burada "becerikli" manaya denk gelir, "çinke" ise "ince", "esnek" manaları içerir. "Çinke bel" eski dilden kalma "ince esnek bel" demektir).
*Artmak sağadakğa sal, sırt sağadakdan al: Heybe sadağa doldur, sırt sadaktan al. ( Bu atasözü heybe sadağın savaş sırasında zor kullanıldığını, sırt sadağın ise daha da kullanışlı olduğunu hatırlatmakta. Ata sözü şöyle anlaşılmakta: "Heybe sadak-depo, sırt sadak-savaştıran").
*Sadak tarthan ok cutar-yay çeken yay kurşunu yiyer.
*Kıyausuzma degen kıyılır-Eksiksizim diyen eksik olur.
*Bir alimge min zalim: Satıraltı tecümesi "Bir aydına bin zülümcü". Kullanımdaki anlamı "Bir aydınla bin zülümcü gıptacı uğraşır".
*Alim cansa-aytır, cahil cansa-urur: Aydının canı incindiğinde konuşur, cahilin canı incindiğinde saldırır. ("Cansa" (yakılırsa) sözü burada soyut tarzda mana taşımakta ve "canı incindiğinde" anlamında gelmektedir).
Alim aytır-terk kaytır: Aydın söylerse halk yönlendirilir. ("Terk kaytır" (büyük güç, çok, çoğunlık geri çevrilir) kelimeler burada soyut tarzda okunur ve "yönlendirilir" manada gelir. Satıraltı tercümede mana korunamamakta. "Terk" (pek çok, çabuk kelimesi burada" halk" anlamında gelmektedir. Kullanımda anlaşıldığı mana "Aydının aydınlatıcı konuşması çok sayılı halkı başka yöne çevirebilir". Örnek deyişler: “Asker terk-tekin künayıknı bashan edi.” (“Karça”efsanesi. Çok sayılı asker ufugu kapatmıştı; “Terk suu oya, kıra-cıra cayılğandı”(günümüzde Rus telafuzunda ve coğrafide-“Terek”) Büyük su enkazlar yaparak, öldürerek, ezip geçerek yayılmıştır.
*Terkge kerk uralmazsa – Satıraltı manası anlamını zedelemekte. “Kerk” ağacı ve diğer maddeleri kemirerek şekillendirici bir alettir. “Kerk urğan”-bir şeye şekil vermek veya bir hadde koymak anlamını taşır. Atasözümün anlamı “Çoğunluğu istediğin hadde tutamazsın” olarak Türkiye Türkçesine çevrilmektedir.
*Bilgenin tilleüçü halk tilimdilik bolur: Bilginini diliyle yaralayıcı halk parçalanmış, dağıtılmış olur. ("Tilleüçü" eski dilde "karalayıcı, iftiracı, dokunaklı dilli" manasını taşır. "Tilimdilik " ise uzun dar dilimlere kesilmek için hazırlanmış ıslak deriyi anlatır. Bazen "tilimdilik boldum" (çok ıslandım) anlamında da kullanılmaktadır. Burada "tilimdilik" "küçük parçalara ayrılmaya yüz tutmuş halk" manada gelmektedir).
*Emilikge-kayiş bau: Satıraltı tercümesi "Dizgine uymayana deri bağ" . Kullanımda suyut tarzda farklı manada gelir. Burada "Dizgine alışmayan ata deri dilimden yapılmış bağ gerekmekte" anlamındadır. ("Kayiş" deriden yapılmış kudretli ip).
*Emilik at baylanır, kötenli kız-süyrelir: Vahşi at bağlanır, kibirli kız kaçırılır.
*Saylağan kız tıbırda kalır: Seçen kız evde kalır.
*Kızın bolsa-erge, ölün bolsa-cerge: Kızın olsa-kocaya, ölün olsa-mezara. ("Cer" kelimesi burada "mezar" anlamındadır).
*Sıysız kızğa-kalın berne: Namusu zedelenmiş kıza görkemli çeyiz.
( "Çeyiz" kelimesi "berne'nin" manasını yansıtamamakta. "Berne" damadın akrabalarına dağıtılan hediyelerdir. "Çeyiz" ise "üy kerek" olarak ifade edilir).
*Cağağa cabışıuçu cağalanır: Birisinin yakasına yapışmayı seven kendisi yakalanmış oluri
*Kıyamut kelse kıyğıçını al: Bela geldiğinde pes etme, kendini toparla.
*Tintiüçü tintiül bolur: Eleştirici eleştirilir. Arayıcı aranır.
*Halk-çarsha, teli-harsha: Halk yangına, deli dans etmeye. ("Çars" ( at yarışı, büyük yangın, savaş belası) manalarda kullanılan eski sözdür. Bu atasözünde "yangın" manasını taşımaktadır. "Hars" ise ritmi oluşturan çalgı kaşıklardır, ama burada soyut tarzda mana içererek "dans" anlamında gelmektedir).
*Telige col boş: Deliye yol sebest.
*Sınathan sınar. Çektiren çeker. ( Örnek: "manna sınathanını kesin sına"(bana çektirenini kendin çek).
*Teliden mışau tuuar, mışau mannırau tabar, mannırau da bizge ne mannırar: ( Bu bir esprili hafif manalı alaydır. "Deliden uçuk doğar, uçuk koyun beyinlini doğurur, o da bizlere neler meyeler!" olarak çevrilmektedir.
*Toğuz tonuna cabışsa tonunu atıb kaç: Dokuz kişi kürküne yapıştıysa tonunu bırakıp kaç.
*Boza mıyık burdurur, çağır hali buzdurur: Boza bıyığı sıvalatır, rakı karakteri zedeler.
*Sostan huna aşalmaz: Granitten yapılan duvar çökmez. (Soslan, Sos granit demektir).
*Sos urukdan-keşene, mermer taşdan-töşeme: Granitten-mezarlık, mermrden-döşeme.( Sosuruk, Sosurka kahraman ismi olarak Nart Efsanelerinde geçmektedir. Bu erkek isim günümüzde de kullanılmaktadır. Anlamı: Sosuruk-granit parçası; Sosurka – granit bedenine işlemiş ve granitten parça).
*Ullusuz tör ulur: Büyüksüz (aydınsız) baş köşe ulur.
*Tartmağan ögüzge bir tayak, tarthan ögüzge min tayak: Çekmeyen öküze bir dayak, çeken öküze bin dayak.
*Kıbba kızıl kızarık, kerklige casarık: Kıb-ırmızı salak insanın süsü.
*Köb körgen köb bilir: Çok gören çok bilir.
*Takırlıkda caşağan-iyne bla kör kazğan: Fakirlikte yaşamak iğneyle mezarını kazmaya benzer.
*Barğan-barıudan, tarthan tartıudan: Yürüyücü- yürümekten, çekici de çekmekten bilir.
*Bet çomalthanna-çomalğan bet: Yüz tutana yüz tutulur.
*Kadır eşekge tartar, atha tartmaz: Katir eşeğe benzer (çeker), ata benzemez(çekmez).
*Tınçda aur hınç: Suskunun ruhu ağır. (Hınç geniş manalı lastik sözdür. İnsanın olumsuz havası, ruh ağırlığı,
geçilmez kuşkuculuğu, dayanılmaz karakteri vb. olumsuzlukların tanımlanmasında kullanılmaktadır).
*Karılğaç gürü bla, kögürçün nürü bla: Kırlangıç ses yeteneğiyle (sevilir), güvercin nuruyla (değer kazanır).
*Süzülgen altın-oka, süyülgen kız - kuka: Eritilip ipe dönüşen altından dantel olur, üstünde titrenen kızdan havalı, her erkeğe göz oynatan birisi olur.
*Altın süzgen oka satar: Altın işleyen dantel satıcısı olur.
*Süzülgen altın oka bolur, karalğan at corğa bolur: Eritilen altın ip ve dantel olur, bakımlı at dörtnalcı olur.
*Kuka kızğa - takğıç, lohbay caşha-kakğıç: Fırlama kıza-bağ, tembel oğlana -sopa.
*Caynı küle aşırsan kışnı cılay catarsa: Yazını gülerek geçirirsen, kışını ağlayarak yatarsın.
*Nartnnı atı-canı: Nartın atı canıdır.
*Biy közü-curtda, kul közü-cuurtda: Beyin gözü -memlekette, kölenin gözü-yogurtta.
*Muhar karın bet uyaltır: Obur karın yüzü utandırır.
*Salam bla kelgen-törge, kama bla kelgen -körge: Selamla gelen-baş kköşeye, kılıçla gelen-mezara.
*Hileüden tireü bolmaz: Çürükten direk olmaz
*Cuulğan at - cumuluk: Bakımlı at dörtnalcı.
*Aman atasın anasın aytdırır: kötü evlat anne babasını kötü lafla andırır.
*Biy kazanda et bişer, andan kulğa ne tüşer: Beyin kazanında pişen etten kula (köleye) ne gelir.
*Eki ilaçin cırtışsa şorbat uyasın tük basar: İki kartal çatıştığında serçenin yuvasını tüy kaplar.
*Can canna cağılssa, can canna canar: Can cana sarılsa can cana tutuşur.
*Okaçı okalı kiymez: Dantel uzmanı dantelli giysi giymez.
*Kıtlıktan cutluk tuuar: Kıtlıktan göz doymamazlık doğar.
*Ullu mahtanmaz, mahdalır: Değerli övünmez, övülür.
*Kesin mahdağan-kerekli: Kendini öven-çatlak.
*Işan tuthan - şam tutar. Nişan alabilen şanı elde tutar.
*Kol- Teyriden, kolay-kişiden: El-Tanrıdan, onu değerlrndire bilmek- kişiden.
*Kıyıkğa kıyğıç tabılmaz: Ters kişiliklini düze çevirebilecek alet bulunamaz.
*Mışau caşha - muş-muş katın: Gerizekalı erkeğe mışıl mışıl uykucu kadın yakışır.
*Biçak cara bitelir, söz carası bitelmez: Biçağın açtığı yara iyileşir, sözün açtığı yara iyileşmez,
*Can carası bitelmez: Cana işlemiş yara iyileşmez.
*Konnan-kutulur, kon-kon-urulur: Oturan- kurtulur, telaşlı-vurulur.
*Caya tuthanna cau çabar: Yay tutana düşman saldırır.
*Açıtmağannı açıtsan hathuna açı bitelir: Seni üzmeyeni haksız yere üzersen göhsüne açı saplanır.
*Ters bolğandan ese tersden talan:Haksızlık yapmaktansa haksızllığa uğra.
*Kol tulakçı bolsa baş cumduruk alıuçu bolur: El kötü işaret yapmaya alışkın olursa baş yumruk yiyici olur. ("Tulak" parmak kıvrılığından oluşan bir alçaltıcı el hareketidir).
*Tıyılğan su-ayırılır, basılğan halk-kayırılır: Önü kesilmiş su taşar, baskı altındaki halk ayaklanır.
*Kıshaç kısa kısar:Sıkıştırıcı (baskı oluşturucu) alet az zaman sıkabilir.
(Burada direk anlamı uymaz. soyut tarzda "baskı oluşturan her şey kısa zamanda kırılır anlamında söylenmekte).
*Kelbet tık da akıl kıt, ne etsin carlı Zıgıt? Görünüş var da akıl kıt, ne yapsın zavallı Zıgıt?
*Suu tıyğıç eski bolsa tıkğıçha kesilir: Su engeli eskidiğinde parçalanıp delik kapatıcı olur.
*Caşlık-ay-hay, kartlık-nay-nay: Gençlik-hay,hay! İhtiyarlık - nay,nay!
*Sılauçu kol türtülmez: Okşayıcı el itilmez.
*Toyda şoh-ten, oyda-et cen: Eğlencede - dost, belada - akraba.
*Mayası kıyaulu bolsa cuurt hubbegili bolur: Mayası bozuk yogurt sulu olur.
*Uluna kılık kıymağan kartlıkda ulundan kıyılır: Oğluna düzgün terbiye vermeyen, yaşlılığında onun haddinde yaşamak zorunda kalır.
*Caşha - kübe, kızğa-kübür. Oğlana zırh, kıza sandık.
*Emina emenni emer: Veba meşeyi bile yıkar.
(Bu atasözünde kelimesi keliimesine tercüme anlamı yansıtamamakta. Tam anlamı-"Veba en kudretliyi bile yıkar").
*Colay haparı-toğay: Colay'ın lafı yuvarlak.
(Bu atasözü da soyut tarzda anlaşılan türlerdendir. Anlamı-"Kurnazın lafı örtpas olur ve her an iddialarını istediği yöne çekebilir, her sıkıntılı durumdan da sıyırılır").
*Kiyiz müyüzge zar: Kilim süs boynuzunu kıskanır.
*Tul biyçeni kul ençiler: Dul hanımefendiye köle yanaşır. (Satıraltı tercüme manasını vetememekte. Anlaşılan manası - Hanımefendi dul kalınca ona yanaşmaya köle cesaret bulur.)
*Ayırılğan koy-börüge aş: Sürüden ayrılan koyun kurta yem.
*Talğan -tayar, tayğan-cığılır, cığılğan-kırılır: Artık direnemeyen kayar, kayan düşer, düşen kırıklık yaşar.
*Kar erise su bolur, halk erise kuu bolur: Kar eriyince su olur, halk kendi özünü kaybedince sindirilmiş olur. (Burada halk erise sözcükler soyut tarzda okunur ve halk kendi özünü kaybederse olarak anlaşılır. Kuu sözcüğü hayata veda eden her şeyi anlatır: kuu terek-kurumuş ağaç, kuu cer-kurumuş yer vb. Bu ata sözünde sindirilir, silinir anlamında gelmektedir).
*Şam-kamada, sıy-kanda: Şan kılıçta, asalet kanda.
*Ana kölü balada, bala kölü talada: Anne gönlü yavrusunda, yavrusunun gönlü ovada. (Bu atasözü de soyut tarzda anlaşılmakta. "Ova" (tala) burada "ufuk" anlamında kullanılmaktadır. Atasözü şöyle okunur: Anne gönlü çocuğunda, çocuğun gönlü ufukta).
*Auzun kandan tolsa da kanlına bildirme: Ağzın kan dolu ise de düşmanına belirtme.
*Karan kakğan kaş kermez: Karan'ın dokunduğu kaşını germez.
( Direk anlam atasözünün manasını açamamakta. Hun-Karaçaylılar souyt tarzda konuştukları için bu söz "Karan (Lilit) gezegenin etkisi dokunan mutlu olmaz" ya da (duruma göre) "lanetli genetik izini taşıyan mutlu olamaz" manada okunur).
*Küntiymezge-salkınlık, suuçapçakğa-kalkınlık: Güneşe dayanıksıza gölge yaprağı, suya dalmayı sevene tutunacağı tahta yapıt. ( Kelimesi kelimesine verilen anlam eksik anlaşılmakta. Anlamı-"Sorgulamadan her insana ona en çok gereken şeyi ver". "Suuçapçak" diye hava soluyan, ama suda avlanan canlılara denir, ayrıca "samur" manasını taşımaktadır. Bu atasözünde suyu seven, devamlı yüzmeye meyelli çocuk (kişi) anlamında verilmektedir).
*Kala sorsan-buğoydan, er sorsan-kelbetden: Kale sorarsan ateş pencerelere bak, adam sorarsan görünüşüne bak. (Burada kelbet sözü görünüş haricinde kişisel özellikleri de içermektedir. O yüzden satıraltı tercüme yeterli olamaz. Anlaşılan manası: Kale arıyorsan ateş pencerelerine bak, adam arıyorsan görünüşü ve tavırlarına bak.)
*Közcanmazda öz canmaz: Gözü sönüğün özü de sönük.
*Sılauçu cılauçu bolmaz: Okşayıcı ağlayıcı olmaz.
*İgi -tartınır, aman -suğulur:İyi çekinir, kötü sokulur.
*Er-elden, sabiy-belden, egeç-kandan, karnaş-candan: Eş dışardan, çocuk göbekten., kız kardeş kandan, erkek kardeş candan.
*Katınnı auzuna üretgen erni kılıçı tot: Kadınınıyla tartışmaya alışmış erkeğin kılıçı paslı olur. (Satıraltı tercümesi-"kadınını ağzına alıştıran"dır. Ama bu Türkiye Türkçesin'nde mana ifade etmediğinden, soyut tarzda manası asıl olarak verilmiştir. Bu atasözünün manası tam olarak şöyle okunur: "Korkak, erkeklikte hiç, kılıcını pas tutmuş erkek kadın lafına karışmayı, kadınla çekişmeyi sever").
*Baş olmasa börkden ne hal?: Baş yoksa şapka ne eder?
*Mukkur sırtnı tıyın capmaz: Kamburlu sırtı pahalı kürk kapatamaz.( Hun-Karaçaylı Türkçesinde şöyle anlaşışır: Ters, bozuk kişiliği pahalı giysi örtemez).
*Kara künde-karnaş, igi künde-nöger: Kara günde kardeş, iyi günde-dost.
*Katın tüygen kişi-tişiden tişi: Kadına vurucu erkek dişiden dişidir.
*Honşunu kızın söksen kesi kızın sögülür: Komşunun kızını karalarsan kendi kızın karalanmış olur.
*Öksüznü cılamuğu-karğış, süyünçü-alğış:Öksüzün gözyaşı beddua, sevinci duadır.
*Batsan da ullu suuda bat: Boğulursan da büyük sularda boğul.
*Urulsan da ullu cayadan urul: Vurulursan da büyük yayla vurul.
*Uruğa-buruu, uruuğa-turuu: Hırsızlığa karşı duvar, saldırıya karşı - savunma. ("Turuu" (dinelmek) kelimesi burada suyut tarzda anlam vererek "savunma" olarak okunmaktadır).
*Kuu kuumu-kuu tartar: Satıraltı tercüme anlamını veremez. Soyut tarzdaki manası "Her şeyi mahvoluş tarafına yorumlayan mahvolmayı üzerine çeker", ya da Oflayıcı oflayıp duracak hale gelir.
*Açılğan kolğa kuş konar: Açık avuça kuş konar. Soyut tarzdaki manası "Açık elliye Tanrı bol verir".
*İynannan inanılmaznı tabar: İnançlı inanılmazı bulur.
*Bir kolun bla alğanını bir kolun bla ber: Bir elinle kazandığını, diğer elinle ver.