• Àâòîðèçàöèÿ


ÄÐÅÂÍÈÅ ÏÎÑËÎÂÈÖÛ È ÏÎÃÎÂÎÐÊÈ ÃÓÍÍÎÂ-ÊÀÐÀ×ÀÅÂÖÅ "ÍÀÐÒ Ñ¨ÇËÅ". 03-07-2009 22:46 ê êîììåíòàðèÿì - ê ïîëíîé âåðñèè - ïîíðàâèëîñü!


975-343-440-5_s  ÎÁËÎÆÊÀ-ÀÒÀѨÇËÅ (90x132, 2Kb)
ÑËÎÂÀÐÜ ÄÐÅÂÍÈÕ È ÇÀÁÛÒÛÕ ÑËÎÂ.


Èç êíèãè ÑÓÔÈËÜÈ ÑÅÌÅÍÎÂÎÉ, "NART BOYU TÜRKLERİ HUN-KARAÇAYLILARIN ATA SÖZLERİ". /"NART SÖZLE"/. Èçä. "KAYNAK", Ñòàìáóë,2007ã.


Tabanda bolsa da... En altta olsa bile...
Ters tireü. Başarısız, beceriksizliğin örneği olabilecek iş. (Satıraltı tercümesi- "yanlış direk".
Handar. Han soydan kişi.
Alabuluk. Mavi-yeşil değişimine elverişli göz rengi. Diğer alanlarda renk anlatımında da kullanılır.
Alabuluk saldı. Telkin etti.
Kısha biçer. Cimri olur. Satıraltı tercümesi "kısa biçer".
Zıldı. Kabağın çekirdek çevresi maddesi. İkinci anlamı-"beyni oluşmamış kişi".
Ağartıu. Dalga geçme. Hafiften kandırarak eğlenme.
Şorbat çıpçık. Serçe.
Kıyınlık. Trajedi. Büyük bela.
Haylı hal. Felaket durum. Acayib hal.
Katınsıuay. Kadınsı erkek.
Erkeksuay. Erkeksi kadın.
Mashara. Hafif hakaret içeren "Amazon" kelimesi.
Gıbır. Kesim degen. Bencil.
Kılkuyruk. Kurnaz. Her kesi cepten çıkarabilecek kişi.
Tın kerek. Dur lazım. (durdurmak lazım).
Nanlı şatır. Sevgili bulunan çadır.

Hırtdauk. Herkesi eleştirip duran kişi.
Sözçü. Dedikoduçu.
Şap-şap. Alçak kişilikli dedikoduçu.
Mahdauk. Pohpohçu.
Tölü. Nesil.
Pariy. Avlu köpeği. (soysuz).
Col tutarğa. Yolu izlemek. (ata sözünde "hedefe doğru yolu şaşırmadan ilerlemek" anlamındadır).
Ot tamızırğa. Ateş yakmak.
Cutulur. Yutulur. İkinci manası-bir maddede sindirilmek. Ata sözünde soyut tarzda anlam taşımakta ve ""hayatından olur, temelli mahvolur" anlamında gelmektedir.
Tirelir. Karşı koyari
Tirenni adam. Dayanmaya ve karşı koymaya alışmış insan. (Örneğin: " Han tirenni küçün cıyıb, bolur bolmaz - eseb kıyıb, azauların keter colğa çığarğandı, da kün sanay hapar saklab başlağandı..."(Han en direnişli kuvvetini toplayıp, olur olmazları gözden geçirip, yiğitlerin gidecekleri yola uğurlamış, sonra da gün sayarak onlardan haber beklemeye koyulmuştu). Burada "Azaula"(kudretli dişler) kelimesi cümle manasına bağlı anlamını değiştirmekte ve "yiğitler" olarak okunmaktadır. (Kaynak: "Nart Tauruhla").
Süygenni küydürgen... Seveni yakan, seveni üzen...
Boran. Kuvvetli rüzgar. Furtına.
Kar boran. Kar fırtınası.
Tenniz boran. Deniz fırtınası.
Kay boran. Hortum.
Cırlauk. Böcekler hakkındasöylenir. Anlamı "şarkı söyleyici". Çocukların anlatımında da esprili konuşmada kullanılır.
Sılauk. Okşayıcı.
Künü künlü. Günü güneşli. Mutlu. Mesut.
Ayğak. Herkese açık.
Totur. Enerji.
Auruu köb. Hastalığı bol. Ata sözünde "karakterinde bozuklukları bol" anlamıda gelmektedir.
Karaton. Kısır. Sadece kadına karşı kullanılır. Hayvanın anlatımında"kısır", toprağın tanımlanmasında "karan" sözü kullanılır.
Çak. Çağ.
Kağılğıç. Her an sözlü ve fiziksel baskıya maruz kalan, onu da sindirmek zorunda olan kişi. Yaşıtları tarafından fiziksel hakarete maruz kaldığı alışkanlık hale gelmiş çocuk.
Turu. Açık. İkinci manası-hayvanın çiftleşme dönemi.
Taşa. Gizli.
Caşırtın. Gizli. saklı.
Kımırğılı halda. Hırsızlık yaparcasına gizli.
Çüyre caşar. Ters yaşar. Hayatı ters gider.
Bet çüyürüuçü. Yüz buruşuklayıcı-asıl manası. Kullanımdaki anlamı "herkesin arkasından laf atıcı, çifte yüzlü kişi".
Sadakçı. Yay ustası. Yay savaşcısı.
Sadakaçı. Dilence.
Kübeçi. Zırh ustası.
Kuu bolur. Ahvatsızca nesli tükenir. Artık bitki veremeden kurur.
Kagı çağı bolur. "Kak" arpa (buğday, mısır) unundan yapılan yemektir ve yumuşak hamur kvamundadır. Ata sözünde (sevmeyen kadının)" kak yemeğinin kvamı bozuk olur" manada gelmektedir.
Küç ceter. Ağırlık dokunur. Zorlanır.
Tınılauk. Suskun.
Kökürek. Göhüs.
Karmau kalma. Geceleme. Karanlıkta kalma.
Kara an. (burun "n") Trajik hatıra.
Tan. Şafak.
Kısha şağırey. Kısa süreli tanıdık.
Kerek. Lazım. Ev ve iş eşya ve gereçler. (Örneğin: "üy kerek", "kol kerek").
Teyri eşigi açılsın. Tanrı kapısı açılsın. Tanrının sevgisini kazansın.
Talır. Yorulur.
Köz tutmaz. Görülmez, göze batmaz, dikkat çekmez.
Cüz çabar. Yüz kişi saldırır. (Satıraltı tercümesi-"yüz koşar").
Şau. Bitkin. (cansız, mutsuz,kahrolmuş).
Kauğar. Asker. Er.
Kesi kesin sürür. Kendi kendini sürürkler. Ata sözde-"kovalar".
Ekeü. İki kişi.
Küçük. Köpek yavrusu. (Köpek türü hayvanların yavrusuna "küçük" denir.
Üllüu. İçki içilen eğlenceli yer.
Erkeülük. Erkeğe layik görev. (savaşcılık anlamında).
Ornunda orunlu. Yerinde değerli.
Cetişimli. İdare edebilen kişi.
Bireü. Tek kişi.
Tersge töşek töşer üçün. Haksızı haksızlığına uğratmak için. (satıraltı tercümesi-"suçluya minder sermek için", fakat bi deyiş sadece önce getirilen soyut tarzda anlaşılmaktadır.
Bolumsuz. İmkanları az kişi. Bir diğer manası-"elinden bir iş çıkmaya, beceriksiz.
Bolum. Her tür imkan.
Geleü. Yayla otlağısı otu.
Biçimli. Düzenli. Zevkle (giyinen, ev, iş yeri döşeyen).
Tizginin bilgen. Haddini bilen. (Satıraltı tercümesi-sırasını bilen).
Tüzley aythılık. Sanki gerçek imiş gibi meşhur.
Kımız. At sütünden ypılan içecek.
Ebindir usta. Unutulmaz, ebediyen hatırada kalacak esta.
Kağanak. Yeni doğmuş bebek.
Çamlanırğa. Kızmak.
Casak kelin. Vergiyle verilen geli adayı. (Tarihte bilindiğine göre Çin Hunnu'ya vergiyi prensesiyle birlikte vermişti).
Şan üy, Şam üy. Han evi. (Dünya tarihine geçen Hun hanın ismi "şanüy"dur. Karaçayllar'da ise o söz "han evi" olarak anlaşılmaktadır).
Şanüy. Dünya tarihince bilinen Hun hanın unvan ismi.
Cançık. Kraliçe. (Hun tarihinde kraliçe "Çcuan'küy-yançji " M.Ö.1. yüzyılda bilinmekte. Çin yazısından "yançji"olarak çevrilmiş ve tarihe de öyle girmişti. "Cançığın" anlamı-"Küçük can". Günümüzde de bu isim kızlara verilmektedir.
Hanbiyçe. Kraliçe.
("Hanbiyçe" M.S'ki zamanlara ait "han kadını" anlamındaki sözdür).
Sözün söger. Verdiği sözünü unutur veya tutmaz.
Süd. Mahkeme.
Törelik. Mahkeme yeri.
Töre. Hakim. (Mahkeme anlamında da kullanılır. Örneğin: "törege barayık, aranı anda ayırayık". (Mahkemeye (hakime) gidelim ve orada haklı haksızı öğrenelim).
Camağat töre. Halk mahkemsi.
Kama. Kısa kılıç.
Hak degen. Doğru diyen.
Canaşıu. Yaklaşım.
Hıleü. Dirençsiz, adaleleri sarkmış, güçsüz kişi, hayvan, yumuşak madde. Örneğin: "hıleü tılı" (yumuşak hamur); "hıleü sanlı"(adalesiz, kuvvetsiz bedenli).
Çörçek. Hayat dolu, hareketli, neşeli, genç duran insan. Genç hayvan.
Oğarı cel. Küzey rüzgarı.
Töbenni cel. Güney rüzgarı.
Selpe. Arı.
Kağıbal. Eşek arısı. Arı.
Oyum kıydırır. Düşündürür, fikri netleştirir.
Üçden kurşalak. Üç taraflı abluka.
Canın kabar. Ölür.
Tirellek. İnatla zorluklara karşı direnen kişi ve başaran.
Tigellek. Hemen yenik düşen, direnci olmayan kişi.
Keram. Satürn gezegenin ismi. Aura anlamında da kullanılmakta.
Keramat. Allahdan gelen lütfu anlamını içeren "nür aura" manasında bir sözdür.
Keriuan. Kervan.
Sak. Dikkatli. Korunan.
Koyundukğa-boyunluk. Süs köpeğe süs boyunduruk.
Aç cıl. Açlık yılı.
Sılık. İğrenç görünüşlü. İtici.
Kılnı bildirir. Özü açar. ( Ata sözünde "kıl" (kıl) sözü bağlı olduğu cümlenin manasından etkilenerek anlamını değiştirerek "öz" sözüne eşit okunmaktadır)
Surat. Resim.
Suratlau. Olayı yorum katarak anlatmak.
Kerige cağılır. Satıraltı tercümesi- "uzağa ıığınır". Kullanımdaki manası-"uzakta yrleşip kalır".
Şamnı beti kan. Şanın yüzü kanlı.
Kınlarğa. Hareketsiz kılmak.
Kıllarğa. Form vermek. Terbiye vermek. İnsan hakkında konuşulduğunda olumsuz davranışın göstergesi olur. Örneğin: "bu sabiyni igiça kıllannığı bardı" (bu çocuğun iyice bir terbiye (sopa) alması gerekir).
Keri. Uzak. Geri (ver) anlamında da kullanılır.
Çekçi. Hudutçu. Sınır bekçisi.
Cekçi. Gurbetçi.
Cek cer. Gurbet.
Tem urur. Forma sokar. Şekillendirir.
Köçerik catak. Kayma olasılığı yüksek olan dağ yamacı. "Oy tau catak köçdü da Eltarkaç elde kau boldu, nartüh kak süygen Cögetey, gardoş-Mara'ğa cau boldu"... (dağ yamacı kaydı da Eltarkaç'ta panik yaşandı, bu arada mısır sevdalısı Cögetey köyü, patetes sevdalısı Mara köyüyle küsüştü). (Kaynak: Bölgesel şakalar. "İynar").
Cambaş. Tuhaf düşünen ve görülen kişi. "Başını yan tutarak yürüyen" anlamında da kullanılmakta.
"Kınk" deme. Ses çıkartma.
Bilgen. Bilen. Bilir kişi.
Kara cahil. Zır cahil.
Çolpu. Kepçe.
Körürün körür. Çeçeceğini çeker.
( Satıraltı tercümesi "göreceğini görür", fakat kullanımdaki manası başda getirilen anlamındadır).
Cürekli. Cesur yürekli. Gururlu. Cesur manaları içerir.
Kötenin toğuz koş ögüz tartmaz. Kibirini dokuz ağır dolu manda çekemez.
Öçlü. Zafer kazanmış ödül sahibi olan kişi.
Tiygiç til. Dokunucu sivri dil.
Gaci. Dişi köpek. Fahişe.
Auz marauçu. Ağzı arayan kişi.
Tillenirge. Konuşmaya başlamak.
Cakçı. Koruyucu.
Beder betleşse. Utanmaz yüzleşirse...
Buuçar it - börübasar. Buuçar cinsi köpek kurt avlayıcı.
Sakkulak it. Sürü bekçisi köpek.
Samır. Sessiz yakalayıcı avcı köpek.
Pariy-bödene uuğa. Pariy cinsi köpekle ancak tavuk avına.
Maske. Küçük boylu köpek. Süs köpek.
Öge et kondursa da cau kondurmaz. öyle bakar ki, bedeninde et olsa da yağ oluşturtmaz.
Söge bolur. Karalayıcı olur.
Aartmak. Heybe.( Deri ve farklı umaşlardan yapılır).
Cek cerde uçhun. Gurbette (insan) bir kül parçası değerinde.
Cauçaçar. Düşman dağıtıcı.
Kuşuçar. Kuş gibi uçan.(Hızlı).
Uğuldauk. Uğultulayıcı.
Duuldauk. Dombuldayıcı.
Hurukdauk. Horlayıcı.
Gıbıt kobuz. Tulum kopuzu.
Kıl kobuz. Saz. Telli müzik aleti.
Tartış. Sözlü tartışma. Genellikle intellektüel tartışmaları anlatır. (Birbirini çizilen sınırdan kendi tarafına çekmekten ibaret "Tartış" halk oyunu da bu sözle tanımlanabiliyor).
Çars. Birinci manası-"sis", yayılmış duman. İkinci manası-""at yarışları."
Cırçı canı - kağanak. Şarkıcı gönlü bebek. (Sanatçının, yaratıcının gönlü bebek gönllü gibidir).
Kamağa biçak takğanlay. Kılıça biçak takarcasına... (öyle yakışır).
Karasaut. Gümüşün üzerindeki siyah kalem işlemesi.
Oka. Altın ipten dantel.
Har. Büyük boyutlarda örülen dantel.
Galua. Kalın iplikten yapılmış kaba dantel. (Örneğin: yün ipinden yapılan dantel süslemelere "galua casarıkla" denilir).
Kündeş. Kuma.
Künley. Her gün.
Çamçı. Mizahçı. Şakaçı. Esprici.
Bediş. Bilinmiş bir rezalet verici olay ve onun halk tarafından yüze vurulması.
Ebin bilir. Özelliğini bilir. Huyunu bilir.
Mıyık tübünden külür. Bıyık dibinden güler. ( "Alay ederek yüzüne güler").
Kiri. Mal varlık.
Canını cayarsa. hayatını ortaya koyarsın. Kişiliğinden olursun.
Kekel. Kakül.
Kartayır. Yaşlanır.
Suuluk. Yolculukta veya askerlikte kullanılan su kabı.
Kuuluk. Asil kadınların bir savaş yenilgisi ve esir düşme olasılığına karşı bulundurdukları zehir kabı.
Kuulukğa sıy tüşer. Zehir kabının değeri (kıymeti) artar.
Sarıkay Hansemen. Sarı Hansemen. (Sarı-kırmızı saçlarıyla tanınan Hansemen soyun temsilcisi. Tarihte bilinen Hazarya hanları Semender'ler).
Kelçige ketiü. Davete gitmek.
Kötenli. Kibirli. Kendini herkesten üstün tutan kişi.
Tört tayak. Ağır dayak olayı "tört tayakğa tutuldu" (dört dayak yedi) olarak söylenir.
Katınçı. Çapkın.
Çaphınçı. Soğuk algınlıklara yenik düşücü kişi. İkinci manası- hemen patlayıveren ve saldırıya geçen kişi. Üçüncü manası-çalıntı malla beslenen kişi. (Ayrıca bu söz "lastik" denilen sözler türündendir ve bağlı olduğu cümlede kolayca başka mana taşımaya müsaittir).
Çaphın çabdı. Üşüttü. ( Soğuk algınlığına yakalandı).
Cırımlı. İddialı, geçebilen, engel tanımayan.
Udut kabak duuldar (gürülder). Udut bilgesi gürültüden dolar.
Udut kabak. Esprilerde kullanılır. Kullanımdaki manası "karga yurdu", kargaların topluca bulunduğu yer.
Karabaş. Siyah başlı (saçlı). Nart Karaçaylılar'daki bir prens soy.
Şaman uyalçak. Şaman utangaç. (Şaman prens soyu gerçekten de çekingen ve uyumluluğuyla günümüzde de tanımlanmaktadır).
Özden-tayançak. Özden arka. (Orta prens soyu "Özden" Hun asaletinin bir göstergesi olarak günümüzde de şerefe hizmet etmekte ve akraba, dost rolünde benzersizdir).
Sildeük. Abartılı konuşarak yalana da kayıverici kişi.
Küleük. Külsüm. Gülücü, her şeye mizahla yaklaşan kişi. ("Küleük" - erkek; "Külsüm" - kadın).
Auz çaykamdı bolur. Satıraltı tercümesi-"gargara suyu olur",fakat manası öyle anlaşılamıyor. manası-"Dillere düşer ve olumsuzca taranır".
Köbge köz süzgen. Çok kişiyle flört yapan.
Külkülük. Gülünç duruma düşen kişi.
Elek bolur. Delik teşik olur. Mahvolur.
Coyulğan. İnsanlık kaliteden tamamen yoksunlaşmış, ahlaksız işler ve davranışlara dalmış kişi. "Harçanan mal, para" anlamında da kullanılmaktadır..
Kançık. Ahlakı bozuk kadın. Hayat kadını.
Nartda oyma. Çatıda kesme resim (işleme).
Köme. Kızamık.
Kaurak. Şiddetli ölümcül allerji.
Orun alırğa. Değerine göre saygı kazanmak.
Çıdamaz. Dauanmaz.
Urğuç çibin. (Kara çibin). Sivrisinek gibi sokan siyah yayla sineği.
Murdar. Katil.
Kire turğan. Sık sık gire çıka dıran.
Ajım. Pişmanlık.
Ajım eterge. Pişmanlık duymak.
Calka kayırsa. Yele kaldırsa-satıraltı tarcümesi. Kullanımdaki anlamı-"Baş kaldırırsa".
Camağat. Camiya. Belli bir bikteliği (coğrafi, etnik, bilgesel, dini vb.) olan topluluk.
Tilçi. Gizli ihbarçı.
Tin. Ruh. Manevi varlık.
Miz. Biz.
Kurt. Solucan.
Cumulub cürür. Ayağı bastığını gözü görmeden, önemli yoğun bir kişiymiş gibi yürüyen kişi hakkında söylenir.
Aslan kekelşli. Kalın saçlı (Satırlt tercümesi "Aslan kaküllü").
Samarkauçu. Alaycı. Alay edici kişi.
Samır bla kalır. Satıraltı tercümesi "samırıyla ("samır" cinsi köpeğiyle) kalır". Kullanımdaki anlamı-"Tek başına kalır".
İçli-tışlı kiydir. Pahalı baştan ayağa giysi giydir. Kullanımdaki anlamı "Her zaman yağla, yatıştır, kendine dost tut".
Işım sağadak. Dizaltı sadak.
Bel sağadak. Bel sadağı.
Caya. Büyük yay. Arbalet.
Sünnü. Mızrak.Kasatura.
Koruk. Kalkan.
Baş çağar. Kafayı oynatır
Baş cağar. Başını yakar.
Şam. Şan. (Örnek: "Oy Şam-Karaçayğa'ua kuuğun keldi, ou keldi"...(oy Şam-Karaçay'a bir kötü haber geldi, ağlayış geldi...). (Kaynak. şarkı-efsane "Ashak-Timur". "Karaçay Halk Folkloru"). ("Şam-Karaçaylı"-"şanlı Karaçaylı" demektir ve onu Şam şehriyle özleştirenler yanılmaktadırlar).
Şamşay. Şöhretten başı dönmüş şımarmış kişi.
Küyeşe. Kipçaklar'a Çinli'lerin verdiği lakap.
Çiyşe. Anlamı "pişmemiş". Şakalarda kullanılır. Anlaşılan manası "soy, gelenek ve kişilikte biraz olmamış".
Bet betge çüyre. İki kişi birbirine küs. (Satıraltı tecümesi- (yüy yüze ters).
Muhar. Obur.
Obur. Cadı.
Kamsık. Sevilmekten ve dikkatten şımarmış kişi, çocuk.
Betge-kazan kara. Lanetli durumu yansıtır. "Utanmazın yüzüne kara leke" anlamındadır. Satıraltı tercümesi- "yüze kazan karası".
Tilkem. Küçük lokma.
Dukgul. Yırtık parça. Büyük lokma.
Auz marda. Söylenen fiyat. (Satıraltı tercümesi-"ağız ölçüsü").
Tügennen. Direncini kaybeden ve direnmekten vazgeçen kişi.
Tirelgen. Direnen.
Talak. Dalak.
Hapdemez. Havlamayan köpek veya karşı koymasını başaramayan kişi.
Tigilmez. Yenilmez. İkinci manası- "kumaş dikilmez".
Mukgur. Kambur. Kamburlu kişi.
Kaş kermez. Gülümsemez. (Satıraltı tercümesi-"kaşını germez").
Karan cer. Bitki vermeyen toprak.
Kan dau. Kan davası.
Kalın betli. Utanmaz. Kızarmaz. (Satıraltı tercümesi - "kalın yüzlü").
Terseyir. Hadden, raydan, yoldan, alandan, insanlık değerlerden çıkar.
(Kelimesi kelimesine "ters gider" anlamındadır).
Küye. Güve.
Baymak. Ters basan.
Caşau-kınnığa... Hayat kısıtlanmaya... ("hayat durgunluğa" manada ata sözünde gelmekte).
Tınnı. Tam sessizlik.
Horlam. Zafer.
Onnar. Solar.
Kadalğan. Tuttuğuna yapışan.
Sılık. İğrenç kişi vb.
Kuuk. İdrar torbası.
Kindik. Göbek.
Mışau. Ytersizliği pek göze batmayan, fakat tuhaflıkları bilinen kişi.
Maymöz. Kılıflık kaba kumaş.
Irhı. Sel.
Sabırına taş baylağan. Dayanan. (Satıraltı tercümesi - "sabrına taş bağlayan").
Közün künne açhan. Tembel uykucu. (Kelimesi kelimesine "gözünü güneşe açan" diye çevrilmekte).
Atlauç. Mrdiven.
Bashıç. Tırmanma merdiveni.
Sença. Evin girişi.
Uruk. Urka. Sert madde parçası.
Sosuruk. Sosurka. Granit parçası.
Borbay. Durumu belirten kelimedir. Örneğin: "borbayı iği edi" (keifi yerindeydi).
Hater. Dostça davranış (bir işini yapma veya destekleme).
Dürü. Otun yeni biçilmiş ve sıralarda bulunduğu hali. Ot destesi.
Geben. Kuru otun piramit şeklinde yığılması.
Gapına. Geben'in geçici küçük hali.
Senek auz. İnsanın kaldırabileceği kadar miktardaki kuru ot.
("Dürü"-"Senek auza, o -"garınaya", gapına da "gebene" dönüşür ve kışa saklanır).
Bitim. Yerin büyüttüğü tüm bitkiler.
Hans. Ot.
Azat. Berahat etmiş kişi. Serbest.
Işarıu. Gülümse.
Halahosta. Kendini toplayamayan, üstü başı düzensiz kişi.
ââåðõ^ ê ïîëíîé âåðñèè ïîíðàâèëîñü! â evernote


Âû ñåé÷àñ íå ìîæåòå ïðîêîììåíòèðîâàòü ýòî ñîîáùåíèå.

Äíåâíèê ÄÐÅÂÍÈÅ ÏÎÑËÎÂÈÖÛ È ÏÎÃÎÂÎÐÊÈ ÃÓÍÍÎÂ-ÊÀÐÀ×ÀÅÂÖÅ "ÍÀÐÒ Ñ¨ÇËÅ". | EVREN-1 - Sofi Tram-Semen | Ëåíòà äðóçåé EVREN-1 / Ïîëíàÿ âåðñèÿ Äîáàâèòü â äðóçüÿ Ñòðàíèöû: ðàíüøå»